Tarımsal üretimin önemine rağmen, tarımsal üreticilerin ve çiftçilerin gelirinin tarım dışı sektörlerle kıyaslandığında ortalama yüzde 40 daha düşük olduğu ifade ediliyor. Düşük kârlılık ve yüksek risklerse çiftçilerin tarım arazilerini terk etmesine, kırsaldan kentlere kitlesel göçlerin yaşanmasına sebep oluyor. Genel arz açısından bakıldığında, bu sorunlar gıda güvenliğini de doğrudan etkiliyor.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Organizasyonu (FAO) verilerine göre, dünya üzerindeki yaklaşık beş milyar hektarlık tarım arazisi, global arazi yüzeyinin yüzde 38'ini kapsıyor. Söz konusu arazinin yaklaşık üçte biri tarımsal üretim için geri kalan üçte ikisi ise hayvancılık endüstrisinde mera ve çayır olarak kullanılıyor. Öte yandan dünya nüfusunun katlanarak armasıyla birlikte gıda ihtiyacı da büyük hızla artıyor. Bu durum da sınırlı kaynaklar olan toprak ve su kullanımı konusundaki kaygıları da beraberinde getiriyor.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın (UNDP) 2030 vizyonunda önemli bir yere sahip olan sürdürülebilir tarım, mevcut kaygıları ortadan kaldırmanın en önemli yolu. Bu ise ancak tarım endüstrisinde teknolojiden güç alan, yenilikçi uygulamaların geliştirilmesiyle mümkün. İşte, tarımsal girişimciliğin önemi de bu noktada ortaya çıkıyor. Türkiye'de start up ekonomisinde tarımda teknolojiyi kullanarak verimliliği artıran girişimcilerin sayısı artıyor.
YÜZDE 97 SU VERİMLİLİĞİ
هذه القصة مأخوذة من طبعة Ocak 07 2024 من Ekonomist.
ابدأ النسخة التجريبية المجانية من Magzter GOLD لمدة 7 أيام للوصول إلى آلاف القصص المتميزة المنسقة وأكثر من 9,000 مجلة وصحيفة.
بالفعل مشترك ? تسجيل الدخول
هذه القصة مأخوذة من طبعة Ocak 07 2024 من Ekonomist.
ابدأ النسخة التجريبية المجانية من Magzter GOLD لمدة 7 أيام للوصول إلى آلاف القصص المتميزة المنسقة وأكثر من 9,000 مجلة وصحيفة.
بالفعل مشترك? تسجيل الدخول
Değişen dinamiklere uyum dönemi
Değişen iş gücü dinamiklerine uyum sağlayan insan kaynakları departmanlarının 2025 yılı gündeminde ücret politikaları, esnek çalışma, yapay zeka, yetenek yönetimi ve hibrit çalışma gibi başlıklar olacak.
İhracat kayıplarını 2025'te telafi edecek
2024 yılını olumsuz koşullara rağmen yaklaşık 30,5 milyar dolarlık ihracatla tamamlayan kimya sektörü 2025'te hedef büyüttü. 700 bin kişiye istihdam sağlayan sektör, faaliyete girecek Kimya Teknoloji Merkezi ile 2025'te 35 milyar dolarlık ihracat hedefliyor.
2025 sektör için zorlu bir yıl olabilir
2024 yılında yüksek enflasyon, dolar bazında yüksek fiyatlar ve turist sayılarındaki düşüş gibi sorunlarla mücadele eden perakende sektörü için 2025 de kolay bir yıl olmayacak. Sektör, dijitalleşmeye yatırım yapmaya ve verimlilik projelerine odaklanacak.
Yılın ikinci yarısında hareket bekleniyor
Gayrimenkul sektörü, ekonomide sıkılaştırma politikalarına ve gayrimenkul, yüksek kredi faiz oranlarına rağmen 1,4 milyona yaklaşan konut satışı ile 2024'ü hareketli geçirdi. 2025 yılının ikinci yarısında kredi musluklarının açılmasıyla 1,3 milyon konut satışı bekleniyor.
2025'te tüm gözler fiyat artışında olacak
Tarım ve hayvancılık sektörü savaş, enflasyon ve kuraklığın da etkisiyle fiyat artışlarından en çok etkilenen alan olurken, gözler 2025 yılına çevrildi. Her ne kadar beklentiler iyimser olsa da enflasyon dinamikleri gıdada fiyat artışlarının gelecek yıl da devam edeceğini gösteriyor.
Kurulu güçte yenilenebilir enerjinin payı artıyor
115 bin MW'i bulan Türkiye'nin enerji kurulu gücünde 2025'te 7 bin MW'ı aşan kapasite artışı planlanıyor. Kurulu gücün yüzde 55'inin yenilenebilir kaynaklardan karşılandığı sektörde, önümüzdeki dönemde de büyümenin temiz enerjiden gelmesi bekleniyor.
Sektör 1 milyon barajına oturdu
Otomotiv sektörü 2024 yılını 2023 yılına paralel yaklaşık 1,2 milyon adet seviyesinde tamamladı. Kredi maliyetleri ve matrah oranlarına dikkat çeken sektör temsilcileri, bu olumsuz etkilere rağmen sektörün artık 1 milyon adetler seviyesine oturduğunu söylüyor.
"Neoliberal dönem bitiyor 2025 belirsizliklerle geliyor"
Ekonomide yaşanan güç kaymasını neoliberal dönemin bitişi olarak yorumlayan Siyaset Bilimci Soli Özel, \"Dünya 2025 yılına siyaset ve ekonomide belirsizliklerle giriyor\" diyor. Özel, yeni bir dünya savaşı ihtimalini de düşük buluyor.
"Kritik kurumların itibarı yasalarla yükseltilmeli”
2025'te enflasyonun kontrol altına alınabilmesi için ekonomi ile ilgili kritik kurumların itibarını güçlendirecek yasal düzenlemelere ihtiyaç olduğunu belirten Prof. Dr. Hakan Kara, \"Bu durumda, 2026'dan itibaren bir çıkış döneminin yaşanması mümkün” diyor.
“Enflasyonun nedenini azaltacak reformlar yok"
2025'e girerken Türkiye'de hala maliye politikalarının para politikalarını desteklemekten uzak olduğunu vurgulayan Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, \"Enflasyonun yapısal nedenlerini azaltacak reformlar maalesef yok\" diyor.